NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
زُهَيْرُ
بْنُ حَرْبٍ
أَبُو خَيْثَمَةَ
حَدَّثَنَا يَزِيدُ
بْنُ
هَارُونَ
حَدَّثَنَا
حُسَيْنٌ
الْمُعَلِّمُ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ فِي
الْأَسْنَانِ
خَمْسٌ
خَمْسٌ
Amr b. Şuayb, babası kanalıyla
dedesinden, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Dişlerde beşer
(deve diyet) vardır."
İzah:
Nesâî, kasâme
Bu babda şimdiye kadar
geçen hadislerin hepsinde, güzellik ve faydalan farklı olmasına rağmen parmakların
ve dişlerin diyetlerinin eşit olduğu bildirilmektedir. Herhangi bir parmağa bir
cinayet vukuu halinde onun diyeti, tam diyetin onda biri olan on devedir. Bu
hüküm bakımından en değerli parmak olan baş parmak ile en az değerli olan başka
bir parmak arasında fark yoktur.
Hadisler dişlerin de
eşit olduğuna delâlet etmektedir. 4563 nolu hadiste her dişin diyetinin beş
deve olduğu beyan edilmektedir.
Hattâbi dişler arasında
bir üstünlüğün söz konusu olmadığında ulemânın ittifak halinde olduğuna dikkat
çekerek şöyle der:
"Ulemânın büyük
çoğunluğu ittifak ettiler ki; dişler arasında üstünlük yoktur. Her dişin diyeti
beş devedir. Her bir parmağın diyeti on devedir. Baş parmakla serçe parmak
arasında fark yoktur. Bu konuda ellerle ayaklar arasında da fark yoktur. Nasıl
ki büyükle küçük, zayıfla şişman, güçlü ile zayıf tam diyet konusunda eşit
iseler, parmaklarda da diyet eşittir. Şayet bu konuda güzellik ve menfeat söz
konusu olsaydı işler karışırdı..."
Hattâbi bunun yanı sıra
Saîd b. Müseyyeb'in şu görüşüne de işaret etmektedir: "Baş parmağın
diyeti onbeş, işaret parmağınınki on, orta parmağınki on, yüzük parmağınınki
dokuz, serçe parmağınınki de altı deve idi diyordu. Ebû Amr b. Hazm'ın yanında,
Rasûlullah'ın her parmağın eşit olduğuna dâir olan mektubunu bulunca o hükmü aldı."
Said b. Müseyyeb de
daha önce dişler konusunda aynı şeyleri söylüyordu. Öndeki dişler için beş,
azı dişleri için tek bir deve diyete hükmediyordu. Muaviye'den duyduğu bir
haber üzerine o görüşten dönmüş, dişlerin eşit olduğunu hükmetmeye başlamıştır.
Saîd b. Müseyyeb bu
görüşünde Hz. Ömer (r.a) in hükmüne istinâd ediyordu. Çünkü Hz. Ömer, önceleri
parmakları farklı görüyordu. Kendisine Hz. Nebi'in haberi gelince görüşü
değişti.
Said b. Müseyyeb, Hz.
Muaviye'nin görüşü ile ilgili olarak şöyle der:
"Şayet ağzın
tümüne bir cinayet işlenirse, Hz. Ömer'in hükmüne göre diyet az olur.
Muaviyenin hükmüne göre ise diyet artardı. Ben olsaydım, azı dişleri için
ikişer deve takdir ederdim."
Hattâbi'nin de dediği
gibi cumhuru ulemâ her bir parmak için tam diyetin onda birinin, herbir diş
için de yirmide birinin verileceği görüşünde birleşmişlerdir. Bu, diyetin
ödeneceği malın birimine göre ayarlanır. Parmaklardaki boğumlarda da aynı
kıstas uygulanır. Yani üç boğumlu bir parmağın bir boğumu kesilirse, bir parmak
diyetinin üçte biri yani tam diyetin otuzda biri diyet takdir edilir.
Diğer organların
diyetine ait hükümler bundan sonraki hadislerde ele alınacaktır. Bunda esas,
organın vücuttaki sayısıdır. Meselâ vücutta çift olan bir organın diyeti tanı
diyetin yansı, dil gibi tek olan bir organın diyeti tam diyet, göz kapağı gibi
dört tane olan organların diyeti de dörtte bir tam diyettir.
Şüphesiz, amden
öldürmelerde kısas cereyan ettiği gibi, amden yaralamalarda da kısas cereyan
eder. Ancak azalarda kısasın uygulanabilmesi için, öldürmede kısasın
uygulanması için gereken şartlara ilâveten şu şartların da bulunması gerekir:
1- Yaranın iyileşmesi
gerekir.
2- Cinayete uğrayan
kişinin emir ve rızası olmalıdır.
3- Cani ve yaralı hür
olmalıdırlar.
4- Cinayete mâruz kalan
organ ile, caninin aynı organı arasında eşitlik olmalıdır.
5- Kısasta, organlar
arasında denkliğe tam olarak riâyet mümkün olmalıdır,
Daha önce kısas için
geçen genel şartlar ve bu şartlar bulunmazsa organlarda da kısas uygulanmaz,
yerine diyet uygulanır.